Güllacın Hikayesi
  • 16/05/2023
  • admin
  • 0

Güllaç, Osmanlı mutfağına köklü bir geçmişi olan, geleneksel bir Türk tatlısıdır. Güllacın hikayesi, Osmanlı İmparatorluğu dönemine dayanır.

Güllacın kökeniyle ilgili farklı hikayeler anlatılmaktadır. Bunlardan biri, Güllac’ın Ramazan ayında özellikle Sultan II. Mahmut döneminde saray mutfağında ortaya çıktığına dair bir hikayedir. Hikayeye göre Sultan II. Mahmut, bir gün iftar sofrasında, üzüntülü bir şekilde oruç açarken saray aşçısı, sultanın moralini yükseltmek için hızlı bir şekilde bir tatlı hazırlamıştır. Aşçı, gül yaprakları, sütlü pirinçli yufka ve şerbeti birleştirerek ortaya güllacı çıkarmıştır. Sultan II. Mahmut, bu tatlıyı çok beğenmiş ve bundan sonra Ramazan aylarında sofralarında yer almasını emretmiştir.

Başka bir hikaye ise Güllac’ın kökenini Osmanlı saray mutfağındaki bir geleneğe dayandırır. Sarayda yaz aylarında gül suyu toplanır ve saklanır. Ramazan ayında gül suyu, sütlü pirinçli yufkalarla birleştirilerek güllacın temel malzemeleri oluşturulur. Bu tatlı, saray aşçıları tarafından özenle hazırlanır ve padişahın sofrasına sunulurdu.

Güllacın adının “gül” kelimesinden geldiği düşünülmektedir. Güllacın üzerine serpiştirilen gül yaprakları, tatlıya hoş bir aroma ve görsel güzellik katar.

Güllacın bugün hala Türk mutfağında önemli bir yeri vardır. Ramazan ayında özellikle iftar sofralarında sıklıkla tüketilir. Sütlü pirinçli yufkalar ve şerbetle hazırlanan güllacın üzerine genellikle ceviz, fındık veya antep fıstığı serpiştirilir. Güllacın hafif ve süt tadıyla birleşen dokusu, yaz aylarında serinletici bir tatlı alternatifi sunar.

Güllacın hikayesi, Osmanlı döneminin zengin kültürel mirasına bir örnek olarak kabul edilir ve günümüzde Türk mutfağının önemli bir parçası olarak devam etmektedir.